Başka Bir Dünya: Otizm

Dr. Hüsamettin Güldoğan
Psikiyatri Uzmanı
En az ikisi birinci maddeden ve birer tanesi iki ve üçüncü maddelerden olmak üzere (1), (2) ve (3)’üncü maddelerden toplam altı (ya da daha fazla) maddenin bulunması:
- Aşağıdakilerden en az ikisinin varlığı ile kendini gösteren toplumsal etkileşimde nitel bozulma:
- Toplumsal etkileşim sağlamak için yapılan el-kol hareketleri, alınan vücut konumu, takınılan yüz ifadesi, göz göze gelme gibi birçok sözel olmayan davranışta belirgin bir bozulmanın olması
- Yaşıtlarıyla gelişimsel düzeyine uygun ilişkiler geliştirememe
- Diğer insanlarla eğlenme, ilgilerini ya da başarılarını kendiliğinden paylaşma arayışı içinde olmama (örn. ilgilendiği nesneleri göstermeme, getirmeme ya da belirtmeme)
- Toplumsal ya da duygusal karşılıklar vermeme
- Aşağıdakilerden en az birinin varlığı ile kendini gösteren iletişimde nitel bozulma:
- Konuşulan dilin gelişiminde gecikme olması ya da hiç gelişmemiş olması (el, kol ya da yüz hareketleri gibi diğer iletişim yollarıyla bunun yerini tutma girişimi eşlik etmemektedir)
- Konuşması yeterli olan kişilerde, başkalarıyla söyleyişi başlatma ya da sürdürmede belirgin bir bozukluğun olması
- Basmakalıp ya da yineleyici ya da özel bir dil kullanma
- Gelişim düzeyine uygun çeşitli, imgesel ya da toplumsal taklitlere dayalı oyunları kendiliğinden oynamama
- Aşağıdakilerden en az birinin varlığı ile kendini gösteren davranış, ilgi ve etkinliklerde sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntülerin olması:
- İlgilenme düzeyi ya da üzerinde odaklanma açısından olağandışı, bir ya da birden fazla basmakalıp ve sınırlı ilgi örüntüsü çerçevesinde kapanıp kalma
- Özgül, işlevsel olmayan, alışılageldiği üzere yapılan gündelik işlere ya da törensel davranış biçimlerine hiç esneklik göstermeksizin sıkı sıkıya uyma
- Basmakalıp ve yineleyici motor mannerizmler (örn. parmak şıklatma, el çırpma ya da burma ya da karmaşık tüm vücut hareketleri)
- Eşyaların parçalarıyla sürekli uğraşıp durma
Otistik Bozukluk ( Çocukluk Otizmi)
Aşağıdaki alanlardan en az birinde, 3 yaşından önce gecikmelerin ya da olağandışı bir işlevselliğin olması:
- Toplumsal etkileşim
- Toplumsal iletişimde kullanılan dil
- Sembolik ya da imgesel oyun
İlk defa 1943’te Kanner tarafından tanımlanan ve Yaygın Gelişimsel Bozukluklar içerisinde en iyi bilinen Çocuk Otizmi, sosyal etkileşimlerde ilerleyici bozukluk, tekrarlayıcı davranış kalıpları ve iletişim kopukluklarıyla karakterizedir.
Otistik çocuk, dış dünyadan kopuk, kendine özgü bir iç dünya yaratır. Çevresinde olup bitenlere ilgisiz görünür. Tepkileri, dışarıdan gelen uyaranlardan daha çok, iç uyaranlarına göre şekillendiğinden, çevresindekiler tarafından tuhaf olarak yorumlanır. İnsanlarla dolu bir odaya girdiğinde, sanki hiç kimse yokmuş gibi davranır, onlarla iletişim kuramaz.
Normalde, yeni doğan bir bebek 3-4 haftaya kadar dış dünyada olup bitenle ilgisizdir. Sadece açlık, susuzluk, soğuk gibi içsel uyaranlara cevap verir. Kendisine yaklaşılmasına, dokunulmasına, uzaklaşılmasına tepki vermez. Adeta otistik gibidir. Ancak 3-4 haftadan sonra anneyi ya da annelik yapan kişinin varlığını algılamaya başlar. Açlığının, susuzluğunun veya ıslaklığının giderildiğini, bu hazzı sağlayan kişiyle (anne) de iletişim kurmaya başladığı görülür. Onun varlığına veya yokluğuna tepki göstermeye başlar ve anne yoluyla yavaş yavaş çevresiyle iletişim kurarak otistik durumdan çıkar ve normal gelişim sürecine girer. Otistik çocuklarda bu gelişim süreci uzar ve beklenen sağlıklı davranışlar başlamaz, dış dünya ile adeta bir duvar örülür.
Klinik Belirtiler
- Tüm otistik çocuklar anne-baba veya yakınlarına yakınlık göstermezler. Kayıtsız davranırlar. Onların yakınlaşmalarına, uzaklaşmalarına ilgisizdirler.
- Göz kontağı kurmazlar, bakışları baktığı insanın ötesine bakar gibidir.
- Hoşlandığını belli etme, gülümseme gibi sosyal iletişimi gösteren tepkileri göstermezler. İnsanlarla olan ilişkileri cansız nesnelerle olduğu gibidir. (Bir ele, yüze dokunması sanki masaya dokunur gibidir.)
- Okul çağında arkadaşlık kurmada, oyun oynamada ilgisiz ve uygunsuz davranışlar sergilerler, empati yapamazlar.
- Konuşma genellikle geç başlar. Konuşma öğrenilse bile bunu iletişim için kullanamazlar. Dilde sapmalar ve dil becerisinde beceriksizlikler olur.
- Konuşmaları, yankılayıcı, tekrarlayıcı nitelikte olup, gecikmişlik, ertelenmiş cevaplar, bazı kelimeleri-kalıpları sebepsizce günlerce söyleme görülebilir. Ritimsiz, müzikal olmayan bir sesle konuşurlar.
- Otistiklerin %50’si insanlarla sağlıklı iletişim kurabileceği dili öğrenemezler. Bazı otistikler şarkı ve şiirleri çok iyi şekilde ezberleyebilirler fakat anlamadan ve ifade katmadan okurlar.
- Otistikler oyun oynamada, oyun kurmada oldukça yetersizdirler. Yaratıcılıktan ve hayal gücünden yoksundurlar. Hareketleri tekrarlayıcı ve monotondur.
- Yuvarlak nesnelere ilgi gösterirler. Dönen eşyalara ilgileri büyüktür. Saatlerce bir topacı çevirebilirler.
- Kendi etrafında dönmeler sık görülür. İki yer arasında sürekli gidip gelme, sürekli aynı hareketleri yapma, aynı yere defalarca tükürme gibi anlamsız, amaçsız davranışlar görülür.
- Otistikler günlük yaşamdaki değişikliklere ve farklılıklara direnç gösterirler. Eşyaların yer değiştirmesine, yeni bir eve aşırı tepki verebilirler.
- Herhangi bir düşünce veya duygulanımın yansıması olmayan gülme, ağlama, öfkelenme, sevinme gibi belirtiler gösterirler.
- Duyusal uyaranlara (ses, ağrı) karşı aşırı ya da düşük derecede tepki verirler. Kendilerine yapılan konuşmalara umursamaz bir şekilde karşılık verebilirler. (Sağır olduklarını düşündürecek kadar)
- Sebepsiz yere öfke nöbetleri görülebilir. Kafasını duvara vurma, kendini ısırma, saç koparma gibi kendisine zarar verecek davranışlar sergileyebilirler.
- Uyku bozuklukları, yeme sorunları, altını ıslatma, kaka kaçırma sıklıkla görülebilir.
- Otistik çocukların yaklaşık %40’ının IQ’su 50-55’in altındadır. %30’unun zeka derecesi ise 70’in üzerindedir. Zeka azaldıkça otistik davranış bozukluğu artmaktadır.
Başlangıç Yaşı ve Yaygınlık
- Genellikle 36. aydan önce başlar ve anne-babalar tarafından fark edilmeyebilir.
- Hastalık on binde 4-5 arasında bir oranda görülür.
- Kızlara oranla erkeklerde 3 kat fazla görülür. Kızlardaki otizmin seyri daha kötüdür.
Oluş Nedenleri
- Son yapılan araştırmalar, otistik bozukluğun biyolojik kökenli olduğunu desteklese de psikodinamik, organik-nörolojik, genetik ve immünolojik etkenlerin rol oynadığı multifaktöryel bileşenlerin ortaya çıkardığı bir bozukluktur.
- Birçoğunun beyin tomografilerinde ve EEG’lerinde anormallikler görülür.
- Otistik çocukların, aynı hastalığın kardeşlerinde görülme riski genel popülasyondan 50 kat fazladır.
Otizmle Karışabilen ve Ayırt Edilmesi Gereken Hastalıklar
- Zeka geriliği
- Sağırlık
- Çocukluk çağında başlayan şizofreni
- Karışık lisan bozukluğu
- Psikososyal yoksunluk (Anne yoksunluğu, uzun süreli hastane yatışları)
Gidiş ve Sonlanış
- Otizm uzun sürer ve kötü bir seyir izler.
- %60-70’i kalıcı ve şiddetli engelli olduğundan ailelerine ya da bakım kurumlarına bağımlı olarak yaşarlar. %5-20’si normale yakın orta derecede uyum sağlarlar. %1-2’si iyileşerek normal, bağımsız bir yaşam sürebilirler.
- IQ’su 70’in üzerinde olanlar ve 5 yaşına kadar da sözel iletişim kurmuş olanlarda sonucun iyi olduğunu söyleyebiliriz.
- Otistiklerin %25’inde epilepsi gelişir.
Tedavi
- Tedavide asıl amaç, çocuğu otizmden çıkarmak ve var olan becerilerini geliştirmek, böylelikle çevreye uyumunu sağlamaktır.
- Davranışsal ve eğitimsel metotlar tedavide öncelikli seçeneklerdir.
- Birçok otistik çocuk için uygun sınıf eğitimi ve ebeveynlerin eğitimi etkili olmaktadır.
- Ağır davranış bozukluklarında, yaramazlık, anormal nesne ilişkileri olan kişilerde bazı ilaçlar faydalı olmaktadır.
- Henüz otizme özgü bir ilaç yoktur.